Ülkemiz ne
yazık ki eğitim ve öğretim alanında da başarısız bir ülke. Bu yazımda ülkedeki
eğitimcileri taşlamak değil kendi gözlemlerimi sizlerle paylaşmaktır. Genel bir
tabir ile ülkedeki eğitim kalitesi çok düşükken bazı öğrenci ve öğretim
görevlileri işlerini aşk ile yaptıklarından onları bu başarısızlıklar
listesinden ayrı tutmak hepimizin boynunun borcu diye düşünüyorum.
İlkokulda okuma
yazmayı öğrendikten sonra başka aklınızda hangi bilgi kaldı. Bunu kendi
kendinize düşünün. Bir de tabi ki dört işlem var. Çoğumuz hala pratik değiliz.
Hal böyle olunca eski bilgilerimizin üstüne yeni bilgiler koyamıyoruz.
Kendimce düşünüyorum da en kaliteli eğitim ilk okul zamanı verilen eğitim. Şu
an birden fazla üniversite bitirmiş bile olsak yazmak ve okumak gibi eylemleri
hayatımızın sonuna kadar sürdürebileceğimiz için kendimizi şanslı görmemiz
yerinde bir düşünce olacaktır.
Şimdi artık
öğrenciler ortaokulu da ayrı bir okulda (Yani
artık ilkokul ve ortaokul binaları birbirlerinden farklı çoğu yerde. Yada benim
yaşadığım bölgeler için geçerli bir şey bu sanırım.) eğitim
görmeye başladılar ve daha sonra da lise için daha farklı bir binaya gitmek
için birbirleri ile yarışacaklar. Daha sonra üniversite için daha da
fazlası. Belki eğitim alabilmek için yokluk çekecekler veya ailelerinden uzakta
yaşamaya başlayacaklar. Bunlar kötü şeyler değil aslında. Her insanın biraz da yaşaması
gereken duygular. Fakat insanoğlu tembel bir şekilde hayatının sonuna kadar
refah içinde devam ettirmek istiyor. Sanki hiç zorda kalmayacakmış gibi.
Şimdi kendinize
bir de liseden edindiğiniz bilgilerinizin ne kadar olduğunu sorun. Düşünün,
bunca yıl ne öğrendiniz. Sizi nereye getirdi. Evet herkes gibi sizde ezberci
eğitimin kurbanı oldunuz ve şimdi yıllar süren eğitim hayatınızın hiçbir işe
yaramadığını fark ediyorsunuz. İyi bir üniversitede eğitim almak yada yüksek
mevkilerde çalışmak sizin başarılı biri olduğunuzu göstermez. Bana kalırsa
başarı edinilen bilgilerin ne kadar akılda kaldığı ile alaka bir serüven. Ne
kadar bilgi sahibi iseniz o kadar başarılısınızdır. Bu kadar net.
“Türkiye’de Eğitim ve Sistem” adlı yazımı da okuyarak
aslında bu yazının eğitim ve öğretim ile ilgili kısmına daha detaylı
erişebilirsiniz.
Aslında asıl
hedef almak istediğim konuya değinmek istiyorum biraz. Eğitim ve öğretim
diyoruz hep. Öğrenim kısmını ezberci sistem işe alışılagelmiş bir şekilde
hallediyoruz. Öğrenim kısmında ise büyük bir boşluk var. Aile ve okul
birlikteliği ile gençlere en doğru yolu göstermek hedefimiz olmalı iken neden
bu konuyu bu kadar önemsizleştiriyoruz.
İlkokul cağında
daha küçük olan çocuklar dünyanın ne kadar kötü ve acımasız olduğundan bihaber
iken bu durum lise yıllarından tam bir fiyaskoya dönüşüyor. Zaten bir şeyler
hakkında bilgi birikimi edinmekten ise pratik bir şekilde soru çözerek daha
yüksek bir mevkide olamayı ve bilinçsizce kolay yoldan para kazanmayı
gençlerimize doğru bir fikirmiş gibi aşılamış vaziyetteyiz. Neden fikirlerini
kendileri doğru bir şekilde verebilecek bireyler yetiştirmiyoruz.
Öğrenim
bakımından yetersiz kalmış insanlar etrafımızda o kadar fazla ki artık onları
toplumun bir parçası olarak görüyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi anormal
olmak belli bir toplum tarafından yapılan eylemlerin, fikirlerin ve yaşam
biçiminin dışında bulunmaktır. Fakat bütün toplum anormal denilebilecek eylem
ve fikirlere sahip ise o eylem ve fikirler normal karşılanmaktadır. Hırsızlık,
tecavüz, insanlara zarar verme gibi zarar verici eylemler ülkemizde günde
defalarca işlenen suçlardan bazıları. Bunları çoğaltmak emin olun çok kolay.
Ama neden bu hareketlerin yanlış olduğunu en başında insanlara aşılamıyoruz.
Ülkemizde
eğitimin zorunlu olması aslında olmaması gereken bir durum. Neden diye soracak
olursanız eğitim almak istemeyen bir insan eğitim almadığı gibi eğitim almak
isteyen insanların de başarısını olumsuz yönde etkiliyor. Liselerde zorunlu
eğitim ile gelen insanlar başarısızlık sonucu zaten öğrenim hayatından
uzaklaştırılıyor. Ama eğitim kurumlarından bu insanları uzaklaştırana kadar bir
çok insanı da zehirliyor. En basit örnek; sigaraya insanlar genel olarak
lise yıllarında başlıyor. Burada sigara içen insanları kötülemek yanlış olur.
Herkesin kendi iradesi ile yapmış olduğu bir eylem fakat bu eylem zaman
içerisinden diğer insanların özenmesi sonucunda yayılıyor ve bir bakıyoruz ki
sigara içen insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Daha sonradan ise bu
alışkanlıkları azaltmak için kamu spotları, caydırıcı fiyat etiketleri ve
benzeri şeyler ile kötü alışkanlıklardan insanları kurtarmaya çalışıyorlar.
Burada insanları kötü alışkanlıklardan kurtarmak yerine insanların kötü
alışkanlıkları kullanmalarını/başlamalarını engellemek daha yerinde bir karar
olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder