TÜRKİYE’DE EĞİTİM VE ÖĞRETİM EKSİKLİĞİ



Ülkemiz ne yazık ki eğitim ve öğretim alanında da başarısız bir ülke. Bu yazımda ülkedeki eğitimcileri taşlamak değil kendi gözlemlerimi sizlerle paylaşmaktır. Genel bir tabir ile ülkedeki eğitim kalitesi çok düşükken bazı öğrenci ve öğretim görevlileri işlerini aşk ile yaptıklarından onları bu başarısızlıklar listesinden ayrı tutmak hepimizin boynunun borcu diye düşünüyorum.
İlkokulda okuma yazmayı öğrendikten sonra başka aklınızda hangi bilgi kaldı. Bunu kendi kendinize düşünün. Bir de tabi ki dört işlem var. Çoğumuz hala pratik değiliz.  Hal böyle olunca eski bilgilerimizin üstüne yeni bilgiler koyamıyoruz. Kendimce düşünüyorum da en kaliteli eğitim ilk okul zamanı verilen eğitim. Şu an birden fazla üniversite bitirmiş bile olsak yazmak ve okumak gibi eylemleri hayatımızın sonuna kadar sürdürebileceğimiz için kendimizi şanslı görmemiz yerinde bir düşünce olacaktır.
Şimdi artık öğrenciler ortaokulu da ayrı bir okulda (Yani artık ilkokul ve ortaokul binaları birbirlerinden farklı çoğu yerde. Yada benim yaşadığım bölgeler için geçerli bir şey bu sanırım.)  eğitim görmeye başladılar ve daha sonra da lise için daha farklı bir binaya gitmek için birbirleri ile yarışacaklar.  Daha sonra üniversite için daha da fazlası. Belki eğitim alabilmek için yokluk çekecekler veya ailelerinden uzakta yaşamaya başlayacaklar. Bunlar kötü şeyler değil aslında. Her insanın biraz da yaşaması gereken duygular. Fakat insanoğlu tembel bir şekilde hayatının sonuna kadar refah içinde devam ettirmek istiyor. Sanki hiç zorda kalmayacakmış gibi.
Şimdi kendinize bir de liseden edindiğiniz bilgilerinizin ne kadar olduğunu sorun. Düşünün, bunca yıl ne öğrendiniz. Sizi nereye getirdi. Evet herkes gibi sizde ezberci eğitimin kurbanı oldunuz ve şimdi yıllar süren eğitim hayatınızın hiçbir işe yaramadığını fark ediyorsunuz. İyi bir üniversitede eğitim almak yada yüksek mevkilerde çalışmak sizin başarılı biri olduğunuzu göstermez. Bana kalırsa başarı edinilen bilgilerin ne kadar akılda kaldığı ile alaka bir serüven. Ne kadar bilgi sahibi iseniz o kadar başarılısınızdır. Bu kadar net.
Türkiye’de Eğitim ve Sistem” adlı yazımı da okuyarak aslında bu yazının eğitim ve öğretim ile ilgili kısmına daha detaylı erişebilirsiniz.
Aslında asıl hedef almak istediğim konuya değinmek istiyorum biraz. Eğitim ve öğretim diyoruz hep. Öğrenim kısmını ezberci sistem işe alışılagelmiş bir şekilde hallediyoruz. Öğrenim kısmında ise büyük bir boşluk var. Aile ve okul birlikteliği ile gençlere en doğru yolu göstermek hedefimiz olmalı iken neden bu konuyu bu kadar önemsizleştiriyoruz.
İlkokul cağında daha küçük olan çocuklar dünyanın ne kadar kötü ve acımasız olduğundan bihaber iken bu durum lise yıllarından tam bir fiyaskoya dönüşüyor. Zaten bir şeyler hakkında bilgi birikimi edinmekten ise pratik bir şekilde soru çözerek daha yüksek bir mevkide olamayı ve bilinçsizce kolay yoldan para kazanmayı gençlerimize doğru bir fikirmiş gibi aşılamış vaziyetteyiz. Neden fikirlerini kendileri doğru bir şekilde verebilecek bireyler yetiştirmiyoruz.
Öğrenim bakımından yetersiz kalmış insanlar etrafımızda o kadar fazla ki artık onları toplumun bir parçası olarak görüyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi anormal olmak belli bir toplum tarafından yapılan eylemlerin, fikirlerin ve yaşam biçiminin dışında bulunmaktır. Fakat bütün toplum anormal denilebilecek eylem ve fikirlere sahip ise o eylem ve fikirler normal karşılanmaktadır. Hırsızlık, tecavüz,  insanlara zarar verme gibi zarar verici eylemler ülkemizde günde defalarca işlenen suçlardan bazıları. Bunları çoğaltmak emin olun çok kolay. Ama neden bu hareketlerin yanlış olduğunu en başında insanlara aşılamıyoruz.
Ülkemizde eğitimin zorunlu olması aslında olmaması gereken bir durum. Neden diye soracak olursanız eğitim almak istemeyen bir insan eğitim almadığı gibi eğitim almak isteyen insanların de başarısını olumsuz yönde etkiliyor. Liselerde zorunlu eğitim ile gelen insanlar başarısızlık sonucu zaten öğrenim hayatından uzaklaştırılıyor. Ama eğitim kurumlarından bu insanları uzaklaştırana kadar bir çok insanı da zehirliyor.  En basit örnek; sigaraya insanlar genel olarak lise yıllarında başlıyor. Burada sigara içen insanları kötülemek yanlış olur. Herkesin kendi iradesi ile yapmış olduğu bir eylem fakat bu eylem zaman içerisinden diğer insanların özenmesi sonucunda yayılıyor ve bir bakıyoruz ki sigara içen insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Daha sonradan ise bu alışkanlıkları azaltmak için kamu spotları, caydırıcı fiyat etiketleri ve benzeri şeyler ile kötü alışkanlıklardan insanları kurtarmaya çalışıyorlar. Burada insanları kötü alışkanlıklardan kurtarmak yerine insanların kötü alışkanlıkları kullanmalarını/başlamalarını engellemek daha yerinde bir karar olacaktır.

Yorumlar